Fatih Sultan Mehmet

Tarihe altın harflerle yazılan bir isim: Fatih Sultan Mehmet. Sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil, dünya tarihi için de bir dönüm noktası olan İstanbul’u fethederken, çağları kapatıp yeni çağları açan bir deha olarak anılmaktadır.

Peki, Fatih Sultan Mehmet kimdir? İstanbul’u Nasıl Fethetmiştir? Bu soruların cevabını gelin hep birlikte bulalım.

Fatih Sultan Mehmet Kimdir?

Fatih Sultan Mehmet, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne’de doğdu. Babası 2. Murad, annesi ise Hüma Hatun’dur. Henüz 12 yaşındayken kısa bir süre tahta çıkan Fatih, babasının tekrar tahta geçmesiyle sancakbeyliği görevine geri dönmüştür. Bu erken tecrübe, onun devlet işlerine daha yakından ısınmasına ve gelecekteki liderliğine hazırlanmasına olanak sağlamıştır.

2. Murad’ın 1451’deki vefatıyla ikinci kez tahta çıktığında, gözü daha genç yaşlardan itibaren İstanbul’un fethindeydi.

Genç Yaşta Tahta Geçiş ve İlk Hedefler

Fatih’in tahta geçtiği dönemde, Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar’da ve Anadolu’da gücünü pekiştiriyordu. Ancak Bizans İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul, imparatorluğun tam ortasında bir hançer gibi duruyordu. Fatih’in en büyük amacı, bu stratejik öneme sahip şehri fethederek Osmanlı’nın yükselişini taçlandırmaktı.

İstanbul’un Fethi | İstanbul Nasıl Fethedildi?

Fatih Sultan Mehmet’i “Fatih” yapan olay, şüphesiz 1453’te İstanbul’u fethetmesidir. Bu fetih, sadece bir şehrin değil, aynı zamanda bin yılı aşkın süredir ayakta duran Bizans İmparatorluğu‘nun da sonu anlamına geliyordu. Fatih, bu büyük hedef için titiz bir hazırlık süreci geçirdi.

Rumeli Hisarı’nın İnşası

Boğaz’ın kontrolünü ele geçirmek ve denizden gelecek yardımları engellemek amacıyla Yıldırım Bayezid’in yaptırdığı Anadolu Hisarı’nın karşısına devasa Rumeli Hisarı’nı inşa ettirdi.

Şahi Topları

Zamanının en gelişmiş silah teknolojisi olan, dönemin en büyük toplarından “Şahi” toplarını döktürdü. Bu toplar, İstanbul surlarının aşılmasında kritik rol oynadı.

Gemilerin Karadan Yürütülmesi

Kuşatma sırasında Haliç’e zincir gerilmesi üzerine, Fatih’in dahiyane planıyla gemiler karadan yürütülerek Haliç’e indirildi. Bu hamle, kuşatmanın kaderini değiştiren en önemli stratejilerden biri oldu.

53 gün süren çetin bir kuşatmanın ardından, 29 Mayıs 1453’te İstanbul fethedilmiştir. Bu fetihle Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ başlamıştır. İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni başkenti oldu ve “Konstantinopolis” yerine “İslambol” (daha sonra İstanbul) olarak anılmaya başlandı.

Bir Şehri Yeniden İnşa Etmek: İmar ve Kültürel Dönüşüm

Fetihten sonra Fatih, İstanbul’un hem fiziki hem de kültürel olarak yeniden imar edilmesine büyük önem verdi. Ayasofya camiye çevrildi, şehirde yeni camiler, medreseler, hamamlar ve çarşılar inşa edilmiştir. Farklı din ve milletlerden insanların barış içinde yaşayacağı bir şehir kurma vizyonuyla hareket etti.

Fatih Dönemi Fetihleri ve İmparatorluğun Genişlemesi

İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, imparatorluğun sınırlarını daha da genişletmek için birçok sefere çıktı:

• Anadolu’nun Birleştirilmesi: Karamanoğulları Beyliği başta olmak üzere Anadolu’daki beylikleri Osmanlı egemenliğine alarak Anadolu’da siyasi birliği büyük ölçüde sağladı.
• Balkanlar’daki İlerleyiş: Sırbistan, Mora, Bosna ve Arnavutluk gibi bölgeleri fethetti. Bu fetihler, Osmanlı’nın Balkanlar’daki hakimiyetini pekiştirdi ve Avrupa içlerine doğru ilerleyişini sürdürdü.
• Denizlerdeki Hakimiyet: Akdeniz’de önemli stratejik noktaları (Kefe, Amasra, Bozcaada, Limni, Eğriboz adası vb.) fethederek Osmanlı’nın deniz gücünü artırdı.

Bu fetihler, Osmanlı İmparatorluğu’nu gerçek bir cihan devleti haline getirdi ve Fatih Sultan Mehmet’in askeri dehasını bir kez daha kanıtladı.

Fatih’in Bilim ve Sanata Bakışı: Rönesans Padişahı

Fatih Sultan Mehmet Nasıl Öldü?

Fatih Sultan Mehmet, 3 Mayıs 1481 tarihinde vefat etti. Ancak ölümünün arkasında büyük gizemler olduğu günümüzde de gizliliğini korumaktadır. Sefer yönünün gizliliği ile İstanbul’dan ayrılan padişah, Üsküdar’da kurduğu sultan otağının içinde vefat etmiştir. Kimi tarihçiler bu ölüm için ecel, kimisi de suikast demektedir.

Onun mirası, sadece fiziksel fetihlerle sınırlı değildir. Osmanlı’nın bir “imparatorluk” bilinciyle hareket etmesinin, ve bilimsel gelişmeye verdiği önemin de temelini oluşturmuştur.